Aramak için bir şeyler yazın
  • AnaSayfa
  • Prof. Dr. Mustafa Arı
  • Hastalıklar
    • DEPRESYON
    • ŞİZOFRENİ
    • PİROMANİ
    • NEMFOMANİ
    • BİPOLAR BOZUKLUK
    • ALKOL BAĞIMLILIĞI
    • OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)
    • BLUMİA NERVOZA
    • BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU
    • CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI
  • İletişim
  • AnaSayfa
  • Prof. Dr. Mustafa Arı
  • Hastalıklar
    • DEPRESYON
    • ŞİZOFRENİ
    • PİROMANİ
    • NEMFOMANİ
    • BİPOLAR BOZUKLUK
    • ALKOL BAĞIMLILIĞI
    • OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)
    • BLUMİA NERVOZA
    • BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU
    • CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI
  • İletişim
  • Randevu Telefon: +90 505 857 00 43
  • info@profdrmustafaari.com
Takip Et:
Kişisel Web Sitesi Kişisel Web Sitesi
  • AnaSayfa
  • Prof. Dr. Mustafa Arı
  • Hastalıklar
    • DEPRESYON
    • ŞİZOFRENİ
    • PİROMANİ
    • NEMFOMANİ
    • BİPOLAR BOZUKLUK
    • ALKOL BAĞIMLILIĞI
    • OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)
    • BLUMİA NERVOZA
    • BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU
    • CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI
  • İletişim

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

29 Ekim 2022
Hastalıklar
zekig

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

Cinsel İşlev Bozukluğu Nedir? Yaşantımızı nasıl etkiler?

Cinsel işlev bozukluğu cinsel yeterli uyarılma veya orgazma giden süreçte aksama denilebilir. Yani cinsel yaşamında tatmin elde edememe ve bunun süreğen olması durumuna cinsel işlev bozukluğu denir. Psikiyatrinin en önemli tanı rehberi olan  DSM-V de ise kişinin cinsel istek, beklentiler ve performansına yönelik tutumlarını etkileyebilecek etnik, kültürel, dini ve sosyal yapısı göz önünde bulundurulmak kaydıyla, cinsel yanıt döngüsünü belirleyen sürecin bozulması ya da cinsel ilişkide ağrı ile karakterize durumlar cinsel işlev bozuklukları olarak adlandırılır. Cinsel işlev bozuklukları sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması ile belirlidir. Cinsel işlev bozuklukları partnerler arasındaki ilişkide ciddi sıkıntılara neden olur. Bu nedenle çözülmesi gereken önemli bir toplumsal sorundur.

Cinsel yaşamımızda kimi zaman ortaya çıkan isteksizlik, uyarılmada güçlük, bazen de ilişki içinde meydana gelen anlaşmazlıklarımız gibi cinsel sorunlarımız olabilir. Ne yazık ki toplumumuz genelinde çeşitli şekillerle ortaya çıkabilen cinsel sorunlarımızı gizleme konusunda kuvvetli bir eğilim vardır. Bu nedenle partnerler,aralarındaki ilişki günlük hayatlarında işlevsel bozukluk yaratmadıkça veya ilişki dinamikleri ciddi şekilde sarsılmadıkça bir hekimden profesyonel yardım almaktan çekinmektedirler. Aynı zamanda partnerler aralarındaki bu sorunun farkına varmakta ve bunu tanımlamakta yetersiz kalabilirler. Unutulmamalıdır ki; çocukluk döneminde cinselliğe dair yaşanan travmalar (yakınlarımız ve çevreyle oluşturduğumuz olumsuz ilişki kalıpları gibi) veya kişiye göre başarısız sayılan bir ilk cinsel deneyimden kaynaklanan psikolojik etmenler ve cinsel mitler insanlarda cinsel uyarılma veya orgazma yol açan cinsel dürtüleri sınırlamakta veya azaltmaktadır. Kısaca  özetlemek gerekirse kişinin bilinç altında yarattığı travmatik olaylarla ilişkili cinsel çekince, suçluluk, beğenilmeme ve reddedilme korkusu cinsel sorunların altında yatan esas duygular olabilir

Cinsel sorunları tek nedene dayandırmak çözümü zorlaştırır. Bu nedenle kendimizi tanımamız ve anlamamız kadar anlayışımızı da geliştirmek için yeni bakış açıları edinmeli öz farkındalığımızı arttırmalı ve konuyu uzman bir kişiyle paylaşmaya dair çekincelerimizi bir kez daha gözden geçirmeliyiz.

Çiftler cinsel ilişkiye ilişkin sorunları kaygı verici bir durumuna geldiğinde doktorlarına danışmalılardır.

 

En Sık Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları

1-Cinsel İsteksizlik – Cinsel Soğukluk – Frigidity

2-Cinsel tiksinti

3-Kadınlarda Cinsel Uyarılma Bozukluğu

4-Satiriasis – Erkeklerde Cinsel Doyumsuzluk

5-Nemfomani – Kadınlarda Cinsel Doyumsuzluk

6-Cinsel İlişki Bağımlılığı

7-İktidarsızlık

8-Cinsel Ağrı Bozukluğu – Ağrılı Cinsel Birleşme – Disparoni

10-Erkekte Orgazm Bozukluğu

11-Kadında Orgazm Bozukluğu

12-Vajinismus

13-Erken Boşalma şeklinde sıralanabilir.

Cinsel İşlev Bozukluklarında Tedavi

*Psikoterapi

*İlaç Tedavisi

*Cinsel Terapiler ve Egzersizler

Read more
11 Ekim 2022
Hastalıklar
zekig

Depresyon

DEPRESYON

Depresyonu sıklığı ne kadardır?

Kadınlarda ortalama yüzde 20 erkeklerde ise 15 oranında görülür. Dünya sağlık örgütünün verilerinde iş güç kaybında ilk üç sıradaki hastalıklardandır.

Depresyon için risk etkenleri nelerdir?

  • Küçük yaşta anne baba kaybı
  • Madde ve alkol bağımlılık veya kötüye kullanımı
  • Anksiyete bozuklukları
  • Kadın cinsiyet
  • Tekrarlayan başarısızlıklar
  • Düşük sosyoekonomik düzey
  • Boşanmış olma
  • İşsizlik:
  • Daha önce depresyon geçirmiş olma
  • Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri
  • Kişilik yapısı
  • Çocukluk dönemi travmaları
  • Bazı ilaçlar: interferon, akne tedavisi ilaçları, bazı astım ilaçları, bazı antihpertansifler, kortikosteroidler, bazı mide koruyucu ilaçlar,kemotörepatik ilaçlar
  • Tıbbi hastalıklar
  • Hormonal değişiklikler.: guatr; astım; b12, folik asit gibi vit eksiklikleri;

 

Depresyonun sebepleri nelerdir

Depresyon için bir çok sebep öne sür0lürken kesinlikle şu sebepten denilemez. Çocukluktan beri öğrendiğimiz hatalı bilişlerin oluşturduğu olumsuz otomatik düşüncelerin olumsuz duyguları tetikleyip depresyon kliniğine sebep olduğu geniş kabul görmektedir.

Bunun yanında depresyonun bir beyin hastalığı olduğu da bir çok bilimsel çalışmada gösterilmiştir. Beyin hücreleri arasında iletişimi sağlayan seratonin, dopamin, nöradrenalin gibi hormonların üretiminde ve bunların etkileştiği alıcılarda problem olduğu bilinmektedir. Bir çok çalışmada beyinde korku merkezi olan amigdala ve sosyal ve diğer değerler anlamında bilgilerin süzüldüğü merkez olan orbitofrontal korteksde aktivitenin arttığı ama hafıza merkezi llan hipokampüs ve mantıklı düşünce merkezi olan dorsolateral prefrontalkortekste ise aktivitenin azaldığı saptanmıştır. Depresyonda beyin hücrelerini koruyan bdnf,nt,ngf gibi maddelerin de salınımının azaldığı saptanmıştır.

  • Depresyonun klinik belirtileri nelerdir?

Depresyonun en belirgin özelliği hoş olmayan duygudurum, ilgi ve zevk azlığı, umutsuzluk ve karamsarlıktır.  Derin  üzüntü yaşarlar. Gelecekleri ile ilgili kötümserdirler. Etkinlik ve sorumluluklara karşı ilgi azalır. Daha önceden zevkle yaptıkları etkinliklerden zevk alamaz. İş, özel zevkler, bireysel ilişkiler, cinsel aktivite de dahil olmak üzere hiçbir şeyden zevk alamazlar.

Bazen önde gelen belirti huzursuzluk  olabilir. Anksiyete (bunaltı, kaygı) düzeyi çok artabilir, ajitasyon (huzursuzluk) gösterebilirler. Sinirlilik, alınganlık artabilir.

Enerji düzeyi azalır. Halsizlik bitkinlik iş yapma isteğinde motivasyonda azalma olabilir. Hatta hastalar yataktan çıkmak istemeyebilirler.

Bazı olgularda önde gelen belirti somatik belirtiler olabilir.  Yani sürekli tıbbi sıkıntılar, ağrılar olabilir

Suçluluk ve özgüvende azalma olabilir.

Ölsem de kurtulsam, ölüm planları ya da intihar girişimleri olabilir.

Depresif olguların çoğunda duygudurum değişiklikleri ile birlikte iştah ve kilo kaybı bulunur.

Uyku bozukluğu depresyonun çok sık karşılaşılan bir belirtisidir. Dalgınlık, unutkanlık olabilir. Bazen ağır olgularda aklından geçenlerle dış dünyada olanlar birbirine karıştırılabilir.

Depresyonun normal yastan ne farkı vardır?

Süre: Yasta üzüntü, ağıt, uyku sorunları,iştahsızlık, kilo kaybı ve normal etkinliklere karşı ilgi azlığı gibi depresyonda da izlenebilen belirtiler bulunmakla birlikte en geç iki ayda geçmesi beklenir. Geçmemesi durumunda depresyondan şüphelenilebilir

Yasda özgüvende azalma ve suçluluk olmaz

Yasda üzüntü kaybolan nesne ile tetiklenirken depresyonda süreklidir

Yasda ciddi kilo kaybı yemeden içmeden kesilme olmaz

İntihar düşüncesi varsa depresyon lehinedir

Yasda işlevsellik kaybı depresyondaki kadar değildir.

Depresyon hakkında yanlış bilinenler

Depresyon tıbbi bir hastalık değildir.

Depresyon bir irade problemidir

Depresyon zayıflıktır

Depresyon ilerlerse şizofreniye dönüşür

Depresyon hayatın normal parçasıdır

Depresyon kendiliğinden düzelir

Tatile çıkarsanız depresyon düzelir.

Dindar insanlar depresyona girmez

Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar bağımlılık yapar

Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar kalp krizi veya bunamaya yol açar

 

Depresyon nasıl tedavi edilir

Depresyon tedavi edilebilen bir hastalıktır. İlaç tedavisi, psikoterapi ve elektroşok tedavisi EKT uygulanabilir

Terapiler ve ilaç tedavisi genelde beraber yürütülür.

Hamilelik, emzirme dönemi, intihar girişimi veya düşüncesi, ilaca cevap alamama, veya ciddi yemeden içmeden kesilme gibi durumlarda EKT yani şok tedavisi uygulanabilir ki bir çok açıdan ilaçlardan daha hızlı etkili ve daha az risklidir

 

 

Depresyon tedavisinde kullanılan anti depresanlar nasıl etki eder

Beyindeki   sinir hücreleri arasında bilgi akışı ve haberleşmede nörotransmitter sistemleri (glutamaterjik, GABA, asetil-kolin, dopamin, nöradrenalin, serotonin vs) görev alır.  Beyninde her bölgede nörotransmitterler farklı yoğunlukta bulunurlar. Hücreye uyarı geldiğinde, bazı değişikliklere neden olur. Bu değişikliğin bir sonraki sinir hücresine iletilmesinde  nörotransmitterler görev alırlar. İki sinir hücresi  arasındaki bölge (sinaptik aralık) bu hücrelerin ortak haberleşme alanıdır. Uyarı geldiğinde sinir hücresinde nörotransmitter sentezi için protein sentezi başlatılır . Sentezlenen nörotransmitter önce hücrede  depolanır, uygun uyarı geldiğinde sinaptik aralığa salınır ve komşu bölgede bir sonraki sinirin onu tanıyan algaçlarına bağlanır. Nörotranmitterin sinir hücresindeki algaç ile tanınmasının ardından ikinci hücre de uyarılmış olur ve aynı süreç ikinci hücre için başlar. Organizmanın işleyişi hemen daima tasarrufa yönelik olduğundan algaçla işi biten nörotransmitter  yeniden kullanılmak üzere salındığı sinir hücresinden özel bir pompa ile geri alınır.

 

Seratonin kaygı, öğrenme, uyku, iştah, algı, anksiyete, takıntılar gibi fonksiyonlara sahiptir. Depresif hastalardaki seratonin  azlığı mutsuzluk, dalgınlık, sinirlilik, takıntı ve alınganlıklar, uyku ve iştah bozukluklarına neden olur. Seratonin geri alımını engelleyen ilaçlar sinaptik mesafede seratonin birikimine neden olur bu da seratonin eksikliğine bağlı gelişen bahsi geçen depresyon belirtlerinin düzelmesine sebep Olur.

Nör adrenalin dolaylı olarak dopaminerjik sistemini de etkiler İkisi de mutluluk, zevk alma, enerji, motivasyon, spontan davranış ve eyleme geçme, cinsel istek, bilgi işleme hızı, cinsel istek, haz ödül sisteminde görevlidir. Dolayısıyla ikisinin de düzeyindeki azalma mutsuzluk, çökkünlük unutkanlık dikkat konsantrasyon sorunları , cinsel isteksizlik, halsizlik bitkinlik, eyleme geçmede zorluğa neden olur. Nöradrenalin ve dopaminin sinaptik mesafedeki artışı bu şikayetlerin düzelmesine neden olur.

Anti depresanlar beynin dış dünyaya uyumu artıran ve beyin hücrelerinin ölümünü de engelleyen bdnf nt ve gnf gibi maddelerin salınımını da uyarır.

 

 

 

Read more

Son Yazılarım

  • CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI
  • Depresyon
  • ŞİZOFRENİ
  • PİROMANİ
  • NEMFOMANİ

Son Yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Mart 2022
Copyrights © 2023 Prof Dr. Mustafa Arı. Tüm Hakları Saklıdır.
Web Tasarım Z Ajans
1