Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre işlevsellik kaybına neden olan hastalıklar arasında ruh sağlığı hastalıkları ilk sıradır. Zannedilenin aksine ruhsal hastalıklardaki tedavi ertelemelerinin diğer tıbbi hastalıklar kadar tedaviyi zorlaştırdığı bilinen bir gerçektir. Hastaların çektiği acının algısı geçirdiği bir çok tıbbi hastalıkların sebep olduğu acıdan çok daha fazladır. Çoğu zaman hasta acısına geçerli bir sebep bulamadığından ve kendisine de ‘şundan kaynaklı’ denilemediğinden karamsarlık ve çaresizlik düşüncesi acıyı katlandırmaktadır. Şizofreni, otizm, mental retardasyon, demans gibi hastalıklarda hasta yakınlarının yükü çoğu zaman beşer sabır sınırlarının üstündedir. OKB gibi takıntılı hastalıklarda ise hastanın olduğu kadar hasta yakınlarının da hayatları felç olmaktadır. Bu nedenlerle ruhsal hastalıkların fark edilmesi ve tedavisine geciktirilmeden başlanması elzemdir.